BEBEĞİN GÜNLÜK YAŞAMI


UYKU

Yenidoğan, 16-20 saat gibi, zamanın büyük bir kısmını uykuda geçirir. Düzenli gece uykusunun çocuğun gelişimi açısından yararı büyüktür. Yapılan araştırmalar, 1 gecede çocuğun 1-1,5 mm. büyüdüğünü göstermektedir. Bu nedenle çocuğun uykusundaki düzensizliğin, bir hastalık veya problemin göstergesi olabileceği akılda tutulmalıdır.

Gelişim hızı nasıl bir bebekten diğerine değişiklik gösteriyorsa, uyku diliminin uzunluğu da bir bebekten diğerine değişebilir. Başka bir değişle, bazı bebekler hiçbir sorunları olmamasına karşın, daha az uyku ile yetinirken, diğerleri günlerini daha uzun uyku dilimleriyle geçirebilir.

Yaşamın ilk haftasında rastlanan ve uyku sırasında bebeklerde görülen kendiliğinden gülme, sinir sisteminin kendiliğinden boşalma işlevi olarak ortaya çıkmaktadır.

BEBEĞE NASIL YARDIMCI OLUNABİLİR ?

  • Bebeğe rahat bir uyku mekanı hazırlayın.
  • Uykuyu engelleyen bir sıkıntısı varsa ortadan kaldırmaya çalışın.
  • Gece uykusuzluklarını anne ve baba olarak dönüşümlü şekilde karşılamaya çalışın. Aksi halde tüm geceyi uyanık geçiren ebeveynin ertesi günkü verimi düşecektir.
  • Kucaklamak suretiyle sık sık fiziksel temas kurmaya özen gösterin. Kuracağınız tensel temas, bebeğinize güven verecektir.
  • Yenidoğanı kendi yatağında uyutmaya, anne-babanın yatağına almamaya özen gösterin. Bazı anne ve baba, hasta olduğu zaman çocuğu düşünerek, bazıları da bebeğe dokunarak uyumayı tercih ettiğinden birlikte uyumayı yeğler. Böylelikle de yıllar boyu sürebilen sağlıksız bir uyku alışkanlığı oluşur.

 

AĞLAMA:

Bebeğin acı, kızgınlık ve açlık belirtmek için çok değişik ve çeşitli ağlama repertuarı vardır.

Genelde açlığı belirten, esas ağlama bir ritme sahiptir: ağlama, sessizlik, nefes, ağlama, sessizlik, nefes.

Kızgınlık belirten belirten ağlama daha yüksek ve keskindir. Mırıltı ve iniltilerle başlayan normal ağlamanın tersine acı duyduğunu belirten ağlama daha ani ve canhıraş bir şekilde başlar. Aslında bu genel çizgilerin dışında tüm bebekler tam olarak aynı şekilde ağlamazlar. Anne-baba da bu farkları öğrenmek zorundadır.

İkinci haftalıkken başlayıp, 3.-4. haftada kaybolan bir ağlama türünde yenidoğan, günde üç saat veya daha fazla süren şiddetli ağlama nöbetleri yaşar. Fiziksel bir nedene bağlı olan ağlama, normal bebek ağlamasından farklıdır. Bebek, sorununa ilişkin sinyal verir.

Bir iletişim biçimi olan ağlamanın en önemli işlevi, bebeğin bir üzüntü ve sıkıntı içinde olduğunu yansıtmasına fırsat verilmesidir.

Yenidoğan bu yolla mesajını yetişkine kolayca iletmiş olur. Mesajı alıp kodu doğru çözen ve algılayan yetişkin, ağlamaya çok çabuk karşılık verip bebeğini kucağına alır, doyurur ya da altını temizler. Burada şu soru akla gelebilir. Ağlamaya çok çabuk karşılık vermek ağlamayı teşvik mi eder yoksa azalmasını mı sağlar? Bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına göre; hemen müdahale edilen bebeklerin, geç müdahale edilenlere kıyasla ağlamalarında azalma olduğu belirlenmiştir. Ancak yavaş ve yumuşak ağlayan bir bebeğe (örneğin dinlenmek üzere yatırılmış bir bebek) derhal müdahalenin ağlamayı artırdığı görülmüştür.

Özellikle 1.5-2 yaş ve üstündeki çocuklarda hemen müdahalenin, ağlamanın artmasına ve bir alışkanlık haline dönüşmesine neden olmaktadır. Bu yaş grubunda, çocuğun tüm ihtiyaçlarının karşılandığını düşünen ebeveyn, kısa süreli ağlamalarda da hemen müdahale yolunu seçtiği takdirde ağlamanın kalıcı olmasına ortam hazırlamış olur. Bütün bunlar, müdahalede yaşın ve ağlama biçiminin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

BEBEĞE NASIL YARDIMCI OLUNABİLİR ?

  • Ağlayan bebek sizinle iletişim kurmaktadır. Onun ağlama yoluyla gönderdiği mesajı anlamaya ve bu mesaj doğrultusunda ihtiyacını (özellikle yenidoğan döneminde) hemen karşılamaya çalışın.
  • Bu amaçla ağlamayı gelişi güzel değil anlamak ve kodu çözmek üzere dinleyin. İhtiyacın çözümü doğrultusunda gerekli önlemleri alın ve sakin olun.

 

BESLENME

İlk 6 ay bebeğe mümkünse sadece anne sütü verilmelidir. Anne-bebek arasındaki simbiyotik ilişkinin emmeyle kurulabildiği, bunun bebeğin gelişiminde çok büyük faydalar sağladığı, göz temasının kurulabildiği, güven duygusunun geliştiği, en güvenilir, en besleyici, en doğal ve en ucuz beslenmenin anne sütü olduğu unutulmamalıdır. Emzirme her iki göğüsten yapılmalı ve emzirme sonrası mutlaka kucakta gazın çıkartılması sağlanmalıdır. Bu tensel teması artırır. Ek gıdaya geçiş zamanı 4-6 aydır.

Şayet biberon ile beslenme söz konusu ise, biberonlar tercihen cam olmalıdır. Biberonların temizliğinde fırça kullanılmalı, başlık ve emzik ayrı ayrı iyice yıkanıp sterilizatörde steril edilmeli sonra ağızları kapalı bir şekilde kullanıma hazır tutulmalıdır. Sterilizatör yoksa, klasik kaynatma yöntemi kullanılmalıdır. Biberon tenceresi ayrılmalı sadece o iş için kullanılmalıdır. Tencerede kaynatma süresi 10 dakikadan az olmamalıdır. Biberonlar maşa yardımıyla çıkartılmalı ve biberonların içinde su kalmamalıdır, ağızları kapalı tutulmalıdır. Haftada iki defa deterjanlı su ile yıkanıp iyice durulandıktan sonra sterilize edilmelidir.

MAMA HAZIRLANMASI

Önce eller yıkanmaldır. Daha önceden kaynatılıp soğutulmuş su kullanılmalıdır. Biberona önce su konmalıdır. Mama ölçüsü silme ölçek olarak hazırlanmalıdır. Kalan mama bir sonraki öğünde kesinlikle kullanılmamalıdır. Her öğünde yeni mama hazırlanmalıdır. Mamanın sıcaklık kontrolü mutlaka yapılmalıdır.

Biberonla besleme mutlaka kucakta yapılmalı, buna anne-babanın katılımı sağlanmalıdır. Beslenme dışında diğer konularda da babanın katılımını sağlamak, ona da öğretmek hem anne açısından hem de baba ile bebek arasındaki iletişimi artırmak açısından faydalı olacaktır.

ALT DEĞİŞTİRME

Alt değiştirme yenidoğan için hızlı ve pratik bir şekilde yapılmalıdır. Öncesinde malzemeler tam olarak elinizin altında hazır tutulmalıdır. Altı açılan bebek rahatlayacağı için çişini yapmaya devam edecek ya da bacakları serbest kaldığı için hareket etmeye başlayacaktır. Alt temizliği için özellikle ilk haftalarda ılık su ve pamuk kullanılmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalıdır.

İlk aylarda pişik kremleri yerine zeytinyağı da kullanılabilir. Zeytinyağı asidi çıkartılmış olarak kullanılmalıdır. Bunun için, bir kavanoza konan zeytinyağı içi su dolu bir tencerede ocağa konulup kaynama noktasında 10 dakika tutularak zeytinyağı içindeki asitler gaz haline gelerek ayrılması sağlanır. Böylece saf zeytinyağı elde edilir ki, bebeğin hassas cildine en uygun materyal elde edilmiş olur.

Alt değiştirme işlemi tamamlandıktan sonra eller mutlaka yıkanmalıdır.

BEBEĞİN ODASI

Oda sıcaklığı 22-24° arasında tutulmalıdır. Odanın güneş alıyor olması, her gün yeterli bir şekilde en az 15 dakika havalandırılması gerekir. Bu işler kış günü dışardaki hava kirliliğinin az olduğu bir saatte yapılması uygundur. Üst solunum yollarının tıkanmaması için odanın nemlendirilmesi mutlaka gereklidir.

Oda duvarlarının canlı renklere boyanmış olması ya da çok canlı renklerde oyuncakların asılması veya tabloların konulması gerekir. Yenidoğan doğduğu andan itibaren yeşil ve kırmızı rengi görür, mavi rengi sonra ayırt eder.

Uyku düzenin sağlanması anlamında geceleri loş ışık için gece lambasının kullanılması uygundur. Oda içerisinde klasik müzik ya da ninni şarkılarının kısık sesle çalınması bebeği dinlenme dönemlerinde daha da rahatlatır.